Loading...
  • <
  • >


2011'in En Etkili Türk'ü


Mustafa KILIÇ, Head of Regional Treasury, Group Insurance & Risk Management at European domestic appliance manufacturer Indesit interviews with VS Magazine about life, career and behind the success story of the 100 Most Influential People in Finance award. Published on Vs. Magazine July-September 2011 issue in Turkish.

Steve Jobs ve Barack Obama ile aynı listede. Finans alaninda dünyanın en etkili 100 kişisinden biri. İtalyan beyaz eşya devi lndesit'in Hazine ve Grup Risk Yoneticisi Mustafa Kılıç hazine departmanını, insan kalbine, riski ise tansiyona benzetiyor.

Indesit Genel Finans Merkezi'nde hazine ve grup risk yöneticisi olarak görev yapan Mustafa Kılıç geliştirdiği 'Hibrit Nakit Havuzu' modeli ile Treasury&Risk Magazine tarafından hazırlanan, Barack Obama, Ben Bernanke, Lary Ellison ve Steve Jobs gibi dünyayı yöneten isimlerin yer aldığı dünyanın en etkili insanları 2011 listesine girdi. Hazine ve risk dünyasının oscar'ı sayılabilecek nitelikteki bu listeye giren tek Türk olan Kılıç, dünya ekonomisini de ''Ben kartların yeniden dağıtıldığını, ekonomik verimlilik anlamında da yeni bir dönemin başladığını düşünüyorum'' şeklinde yorumluyor.

Vs.: Hazine ve risk yönetimi nasıl bir iş, bu anlamda başarılı olmanın sırları nelerdir?

Hazine ve risk yönetimi, adrenalini yüksek bir iş alanı. Hazine yönetimini ben, ana fonksiyon itibarıyla kalbin fonksiyonlarına benzetiyorum. Kalp kanı nasıl toplayıp dağıtıyorsa, hazine de işletmelerin kanı olan parayı toplayıp dağıtıyor. Riski ise bütün dolaşım içindeki basınç gibi düşünebiliriz. Bu paralelde risk'i tansiyona, risk yönetimini de bu basıncı kontrol etmeye çalışan beynin kontrol merkezine benzetiyorum. Fonksiyon olarak basit gibi görünmekle birlikte şirketler için hayati önem taşıyan iki süreç. Başarı için olmazsa olmaz en önemli özelliklerin süreklilik ve hassasiyet olduğunu düşünüyorum. 

Vs.: Ekonomik krizler süreklilik gösteriyor, riskleri ön görmek için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Stres teslerini çok önemsiyorum. Ekonomik kriz dönemlerinden bağımsız olarak, normal şartlarda da stres testlerinin sadece finansal kurumlar için değil bütün işletmeler için daha sık aralıklarla yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sürekli değişen ekonomik ve finansal denge dinamikleri etrafında keşke mümkün olsa da bu testleri sürekli yapabilsek. Hassasiyet gerektiren dönemlerde ise bu tür dayanıklılık testerinin frekanslarını ve derinliğini arttırmanın önemine inanıyorum.

Vs.: "Hibrit Nakit Havuzu" ve "Doğrudan Bayi ve Tedarikçi Finansmanı", finansal ve ekonomik verimliliğin artırılmasına nasıl katkı sağlıyor?

Aslında her iki modelin de temelinde öz kaynakların etkin kullanımı esas. Ayrıca idari olarak da sistemler kullanıcılara kaynak kaybına neden olan faktörlerin bir çoğunu ortadan kaldırarak, bazılarını da minimize ederek ilave katma değer yaratmalarına olanak sağlıyor. Dolayısıyla mikro düzeyde sağlanan verimlilik makro düzeyde hem ekonomiye hem de sistemi doğrudan veya dolaylı olarak kullanan bütün taraflara ilave katma değer olarak geri dönüyor.

Vs.: Bu yeni uygulamaların Türkiye'deki katkılarını anlatır mısınız?

Birçok endüstride, küçük ve orta boylu işletmelerin yetersiz çalışma sermayesi sorunuyla karşı karşıyayız. Bir de bunun üstüne ticari alacak döngüsünde yaşanan gecikmeler ve kayıplar, ödeme sistemlerindeki problemler ve kredibilite sorunları eklenince KOBİ'lerin özellikle zor zamanlardaki kırılganlığı ciddi derecede artıyor. Çalışma sermayesi döngüsündeki sıkıntılar genelde ya yüksek maliyetle çözümlerle giderilmeye çalışılıyor ya da giderilemiyor ve bu da bazen sistemin durmasına veya yavaşlamasına sebep oluyor. İşte tam bu sırada hem KOBİ'lerin ihtiyaç duydukları çalışma sermayesi akışını hızlandırarak kolaylaştıracak, gerektiğinde rekabetçi fiyatlarla yeni finans olanakları sunarak tarafları sürekli dengede tutacak, hem de ana firmaların tahsilat ve ödeme süreçlerini daha verimli hale getirecek "Doğrudan Bayi ve Tedarikçi Finansman Sistemi" devreye giriyor ve taraflar arasındaki finansal akışı, mal ve hizmet akışıyla aynı paralelde sağlayarak katma değer yaratıyor.

Vs.: Dünya ekonomisinin bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yakın gelecekte bugüne kadar benimsediğimiz bazı varsayımların da tekrar gözden geçirilip, değiştirilebileceğini düşünüyorum. Örneğin; borç tavanı, borçlanma oranı gibi kavramların şimdiye kadar yaşanan krizlerde belirleyici bir payı olduğu göz önüne alınırsa; bu varsayımların günümüzün ihtiyaçlarına göre, yakın zamanda yeniden yapılandırılacağını umuyorum.

Vs.: Bu süreçte Türkiye'nin tutumu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Özellikle son üç yılda Türkiye'deki ekonominin iyi kontrol edildiğini ve yönetildiğini düşünüyorum. Kamu borç stok düzeyinde önemli bir iyileşme sağlandı ve borçlanma oranlarında önemli düşüşler oldu. Kredi ratinglerinde dünyadaki krize rağmen bir düşüş olmadı, hatta iyileşti. Kısaca ekonominin taşlarının daha sağlam bir zemine oturtulduğu bir döneme tanıklık ettik. Buna rağmen günlük akış içerisinde yaşadığımız birçok önemli sorunun (uluslararası arenada finansal olarak rekabet etmenin şartları gibi) ekonomi yöneticilerinin hala gündeminde olmadığını görüyorum ve önümüzdeki dönemde ekonomik ve sosyal gelişim kurumlarının çeşitli büyüklükteki yerli ve yabancı şirket yönetimleriyle, meslek odalarıyla bir araya gelerek hem bu sorunları detayları ile inceleyeceğine hem de Türkiye'nin uluslararası arenadaki rekabet gücünün artırılması yönünde, endüstri odaklı, doğrudan temaslı bir yol haritası çıkacağına inanıyorum.

Vs.: Kurumsal hazine ve finans yöneticilerinden para piyasalarının beklentileri nedir?

En önemli beklenti tabii ki şeffaflık ve doğruluk. Özellikle son yıllarda yaşadığımız sıkıntı ve krizleri düşündüğümüz zaman, şeffaflık ve zamanında doğru bilgi akışının önemi yadsınamaz.

Vs.: Sizce Türk bir firma, uluslararası arenada önemli bir aktör olabilmek için nelere dikkat etmeli, vizyonunu nasıl geliştirmeli?

Firmaların, müşterileriyle ve hissedarlarıyla ortak bir dil geliştirmelerinin süreklilik açısından çok önemli olduğunu görüyoruz. Bunun yanında belki onlarca başka faktör saymak mümkün olabilir ama son yıllardaki trend şunu gösteriyor ki bize yenilikçi olmadan uluslararası arenada önemli bir aktör olmak mümkün değil. Ve bu yenilikçilik sadece ürün geliştirmedeki yeniliklerle sınırlı kalmamalı, pazarlamada, lojistikte ve dağıtımda, insan kaynaklarında ve finansta da aynı yenilikçi hareketin devam ediyor olması lazım.

Vs.: Çalışma temponuz nasıldır?

Güne mutlaka kendimi güncelleyerek başlarım. Takip ettiğim gazete, dergi ve sitelere genelde gün içinde mutlaka bir göz atarım ve detaylı okumam gereken yazıları akşama bırakırım. Hazine ve risk yönetiminde sabah saatleri çok hareketlidir ve genelde öğlene kalmadan bütün stratejik kararları vermiş olursunuz. Benim Çin'den Arjantin'e uzanan bir sorumluluk alanım var ve 11 saatlik bir zaman farkı içerisinde çalışıyorum. Güne sabah Asya ile başlarım oradaki piyasalar kapanmadan mutlaka kararlarımızı almış oluruz, daha sonra Doğu Avrupa bloğuna geçerim ve öğlen gibi Avrupa piyasalarındaki hareketimizi belirledikten sonra Latin Amerika piyasalarına odaklanır ve bir sonraki günü planlarım. Genelde zamanımın çoğu Lugano ve Milano arasında geçiyor. Seyahatler toplam zamanımın hala dörtte birini alıyor. Gün içinde 1-2 ülke değiştirip ofise döndüğüm zamanlar olmuştur. Günde ortalama 2-3 toplantım olur; haftada en az 1-2 bir web konferans ve bir dolu tele-konferanstan oluşan bir ajandam var. Departman ve grup çalışma toplantılarına oldukça önem veririmve bu toplantıları bazen bir oryantasyon aracı gibi kullanırım. En verimli saatlerim aslında akşama doğru, dolayısıyla yaratıcılık gerektiren çalışmaları genelde günün geç saatlerine bırakırım. Yılda ortalama büyüklüğüne bağlı olarak 2-3 proje yönetiyorum normal iş rutinim dışında. İlişkide olduğum üçüncü partilerle olan ilişkilere oldukça önem veririm ve ajandası net olmayan toplantılardan genelde uzak dururum.

Vs.: Bundan sonraki hedefiniz nedir?

Kurumsal finansman ile kurumsal risk yönetimini aynı platformda oluşturacak yeni bir mimari üstünde çalışıyorum ve özellikle hızlı büyüyen pazarlarda çok fazla ilgi göreceğini düşünüyorum. In-house bankacılık organizasyonunda yeni bir makale çalışmam var, Ekim sonuna kadar onu tamamlamaya çalışacağım. Başarı ölçütü olarak kendime hep daha büyük katma değer yaratabilme hedefi koyuyorum. Dolayısıyla gelecek beş yılda umarım ben de finansal olarak gerek ekonomiye, gerekse endüstri ve birlikte çalıştığım kurumlara daha fazla katme değer sağlarım.   

Hibrit Nakit Havuzu nedir?

Hibrit Nakit Havuz modelini; hali hazırda var olan ve farklı prensiplerle çalışan nakit konsantrasyonu ve sanal nakit havuzu sistemlerinin bir araya gelerek çalışma prensipleri, kapsama alanı ve sonuçları itibarıyla yeni bir sistem oluşturması olarak tanımlayabiliriz. Hibrid nakit havuz sistemi; özellikle uluslararası bir ortamda faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin, iç kaynak verimliliği artırarak, dış kaynakara duyulan ihtiyaç bağımlılığını minimize edip, grup şirketlerinin farkı dövizler arasındaki finansmanını kendi kaynakları ile sağlamasına imkan veren yeni bir model. Diğer bir hibrid model olan "doğrudan bayi ve tedarikçi finansmanı" sistemi ise daha çok Türkiye gibi hızlı büyüyen pazarlar için dizayn edildi ve beş yıldan uzun bir süredir Türkiye'de başarılı bir şekilde kullanılıyor. Bu modeli de yine var olan teminatlandırma ve geleneksel tahsilat ve ödeme yöntemlerinin dışında yeni bir kredilendirme ve elektronik tahsilat ve ödeme sistemini devreye alan yeni bir sistem olarak tanımlamak mümkün olabilir. Şuna dikkat çekmek gerekir ki çok uluslu bir uluslu ortamda model geliştirmek özellikle çok zor. Yüzlerce farklı yasa ve yönetmeliklerle sınırlısınız ve sınırlı kaynaklarla birçok tarafı ikna etmek durumundasınız. Karşılanamayan ihtiyaçlar belirli bir büyüklüğe ulaşınca yeni bir çözüm üretmek bazen kaçınılmaz olabiliyor. Bizim için de böyle oldu diyebilirim. Aylar süren araştırma, modelleme, yapılandırma ve test çalışmalarından sonra modellerin ilk prototiplerini geliştirdik, önce küçük bir gruple sistemi bir süre test ettikten sonra bütün gruba yaydık.

Uluslararası Kariyer

Bugüne kadar Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve İsviçre coğrafi üçgeninde çok uluslu ortamlarda kurumsal finans, ticaret ve tüketici finansmanı, nakit yönetimi, finansal ve stratejik planlama, finansal kontrol başta olmak üzere hemen hemen finansın her alanında çeşitli görevlerde bulundum. Bütün bu sorumluluklara son sekiz yılda bir de kurumsal ve finansal risk yönetimi eklendi. Çin, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerin de dahil olduğu Asya ve Doğu Avrupa pazarları ile hızlı büyüyen Latin Amerika pazarlarında sadece finansla sınırlı olmayan bir iş perspektifi geliştirme imkanı buldum. Geçen yıl içerisinde Doğu ve Batı Avrupa, İngiltere ve İsviçre'nin dahil olduğu çok uluslu bir bölgede "hibrid nakit yönetimi" projesi ile ilk defa bu ülkelerdeki nakit akışını bütünleşik bir yöntemle grup şirketlerinin kullanımına yeniden sunarak 2010 Adam Smith Küresel Likidite ödülüne layk görüldüm. Ayrıca geçen ay Treasury & Risk Magazine tarafından da 2011 yılının finans konusunda dünyanın en etkili 100 kişisinden birisi olarak ödüllendirildim. İş yönetimi konusunda kariyer yapmaya lise yıllarında karar vermiştim ama finans ve risk yönetimini üniversite yıllarımda, her yaz AIESEC ile yaptığım stajlarda daha iyi tanıma fırsatı buldum ve kendime branş olarak seçtim.

Download the interview and share your comments at the link attached